HACETTEPE RUHUNU TAŞIMAK

HACETTEPE RUHUNU TAŞIMAK

Sayın Tayfun Turan’ın Hacettepe Ruhu üzerine güzel bir yazısı…

Sloganlaşmış bir söylemdir, “Hacettepeli olmak ayrıcalıktır”. Çok hoş, çok güzel bir söylemdir tabii. Ben de çok sık kullanırım. Ancak nasıl bir ayrıcalıktır? Neden bir ayrıcalıktır, pek düşünmeden kullanırız. 45 yıllık bir Hacettepeli olarak, elimden geldiğince “Hacettepeli olmak nasıl bir ayrıcalıktır” anlatmaya çalışayım (*).

Öncelikle Hacettepeli olmak nedir? Orada çalışmak orada okumak orada yaşamak mıdır? Değil tabii. Hacettepeli olmak “Hacettepeli’lik ruhunu taşıyor olmaktır”. Pekii bu nasıl bir ruhtur.

Bu aslında bir ruhtan da öte bir kültürdür. Hacettepe’ye girdiğiniz ilk günden itibaren ağabeyleriniz, ablalarınız tarafından size hiç farkına varamayacağınız şekilde aşılanır. Hani aşı diyorum ama o aşı hiç acıtmaz, şekerle verilen aşı gibidir, hiç farkına varamazsınız. Bir süre sonra o Hacettepeli olma aidiyet duygusunu, tüm benliğinizde hissedersiniz.

Ben 1974 yılında Hacettepe’de işe başladım, bir yıl sonra her şeyim Hacettepe oldu. Evim, okulum, işim her şeyim Hacettepe idi.

Hacettepe bir ilim irfan yuvasıdır. Ülkenin en önde, en gözde, en ileri üniversitelerinden biridir. Hep ilklerin, hep başarıların yaşandığı “Dünya çapında” bir üniversitedir.

Yetiştirdiği bilim adamları, konularında dünyada başarılara imza atmıştır. Hala da öyledir. Bugün de dünyanın Tıp ve Teknoloji dalında bir bilim adamına Hacettepe dediğiniz de size onlarca yüzlerce doktor, mühendis isimleri sayarlar.

Hacettepe ruhu denen kültür nedir? derseniz şöyle izah edebilirim.

Hacettepe öğretim üyesi, Profesör, Doçent, Doktor, Teknisyen, Sekreter, Memur, Hasta bakıcı yoktur. Ağabey, abla ve kardeş vardır.

Çok eskiden oda kapılarında hocaların adı yazardı Prof Dr Ahmet Sönmez değil “Dr Ahmet Sönmez”.

Profesör de olsa o doktordu.

Prof Dr Zafer Öner. Dünya çapında bir cerrahtır. Ülkede yaptığı ameliyatları meslektaşları “Şiir gibi” diyerek nitelendirirler. Benim Zafer ağabeyimdir. Kısaca abi derim. O da bana ismimle hitap eder. Hatta bazen “Müdüür”. Bir Prof Dr Mehmet Bakkaloğlu vardır abi kardeş duygusunu içinize kazır. Bir Prof Dr Ahmet Şahin Başhekimimken dahi bana ya hocam, ya abi demiştir.

Bu bir kültürdür. Bu bir istismar edilemeyecek samimiyettir. Ben de bilirim ki o koca bir profesördür, ben de bir memur. Ancak kederde, tasada birlikte olabilmeyi o adamlar size hissettirir.

Hacettepe kültüründe hocalık hacılık profluk hasta bakıcılık yoktur büyük ve küçük vardır ağabeylik ve kardeşlik. Çünkü o doktor İntern iken teknisyen Süleyman ağabeyinden sonda takmayı sonda çıkartmayı öğrenmiştir. Süleyman ağabeyi o intern’in Profesör olduğunu da görmüş gurur duymuştur. Süleyman’ın bilime saygısı vardır yüceliğini bilir ama İntern Ahmet de onun ailesinden biridir.

Bu ruhu taşıyan bu kültürü alan bir Hacettepeli, Hacettepe’ye ihanet etmez, edemez. Laf söylemez, söyletmez. Onun mabedidir Hacettepe. Traverten taşlarının kıymeti vardır. O tozlu koridorlarda koşuşturduğu günlerin hatırı vardır.

Prof Dr Münci Kalayoğlu bir çocukta ilk defa bir karaciğer ameliyatı yapar, senin koltukların kabarır dayı dayı yürürsün. Çünkü senin Hacettepe’nin bir hocasını ülkede hatta dünyada ilk olan bir ameliyatı yapmıştır. Bir Prof Dr Mehmet Haberal ilk böbrek naklini yapmıştır sanki sen yapmış gibisindir. Yahu sizde bir Profesör Zafer Öner hoca varmış, yaparsa o yapar dediler, der bir tanıdığınız. Hemen burnunuzu havaya kaldırıp “Ne zannettin bi o yapabilir” dersiniz.

Kenedy ay’a gidileceği günlerde NASA ya ziyarete gitmiş. Kapıdan girerken bir temizlik görevlisi görüp hal hatır sormak istemiş.

-Nasılsın ne yapıyorsun? Demiş. Temizlik görevlisi…

-Ay’a gitmeye hazırlanıyoruz başkanım. Demiş. Adeta Armstrong’la beraber o da gidiyor.

İşte o ruh Hacettepe’de de vardır. Ben Hacettepe de 45 yıl o güzide bilim adamlarının, tıp adamlarının başarılarıyla övündüm, gururlandım, hala da onlarla tanışık olmaktan, hatta onlarla aynı kurumun kimliğini taşımaktan gurur duyuyorum.

Tayfun Turan

Not. Kullanılan isimler örnek olması için alınmıştır. Kişisel övgü değildir.


(*) Bu yazı BAŞKA HACETTEPE YOK adlı Facebook grubunda 28 Mart 2020 günü Tayfun Turan tarafından yayımlanmıştır.